Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
ability /əˈbɪl.ɪ.ti/ = NOUN: yetenek, beceri, yeterlik, güç, iktidar; USER: yetenek, yeteneği, yeteneğini, yeteneğine, becerisi

GT GD C H L M O
about /əˈbaʊt/ = PREPOSITION: hakkında, ilgili, konusunda, dair, etrafında, üstünde, orada burada; ADVERB: yaklaşık, takriben, etrafına, hemen hemen, aşağı yukarı, aksi yöne; USER: hakkında, ilgili, yaklaşık, ile ilgili, konusunda, konusunda

GT GD C H L M O
achieved /əˈtʃiːv/ = VERB: ulaşmak, elde etmek, başarmak, gerçekleştirmek, erişmek, kazanmak, meydana getirmek; USER: elde, sağlanır, sağlanmıştır

GT GD C H L M O
acoustics /əˈkuː.stɪks/ = NOUN: akustik, ses dağılımı, sesbilim, yankılanım; USER: akustik, akustiği, akustiğini, akustiğine, akustiğe

GT GD C H L M O
across /əˈkrɒs/ = PREPOSITION: karşısında, içinden, üstünden, öbür tarafında, ortasından; ADVERB: karşıya, karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde; USER: karşısında, arasında, genelinde, boyunca, çapında

GT GD C H L M O
activation /ˈæk.tɪ.veɪt/ = NOUN: etkinleştirme, aktifleştirme, harekete geçirme; USER: etkinleştirme, aktivasyon, aktivasyonu, aktivasyonunu, harekete geçirmek

GT GD C H L M O
addition /əˈdɪʃ.ən/ = NOUN: ek, ilave, ekleme, toplama, katkı, katılma, eklenti, katma, artış, katılan şey, zam; USER: ek, Ayrıca, Buna ek, yanı sıra, yanı, yanı

GT GD C H L M O
adventurer /adˈvenCHərər,əd-/ = NOUN: maceraperest, serüvenci, spekülatör, vurguncu, dolandırıcı; USER: maceraperest, maceracı, adventurer, maceraperesti, bir maceracı

GT GD C H L M O
affordable /əˈfɔː.də.bl̩/ = ADJECTIVE: satın alınabilir, para yetirilebilir; USER: uygun, uygun fiyatlı, ekonomik, uygun bir, affordable

GT GD C H L M O
after /ˈɑːf.tər/ = ADVERB: sonra, ardından, daha sonra, arkasından; PREPOSITION: sonra, ardından, peşinden, izleyen, arkasından, göre, -den sonra; ADJECTIVE: sonraki, izleyen, sonra gelen; CONJUNCTION: -dikten sonra; USER: sonra, sonrası, sonrasında, ardından

GT GD C H L M O
again /əˈɡenst/ = ADVERB: tekrar, yeniden, yine, bir daha, gene, ayrıca, üstelik; USER: tekrar, yeniden, yine, daha, again, again

GT GD C H L M O
aim /eɪm/ = NOUN: amaç, hedef, hedefleme, nişan alma, niyet, gaye, erek; VERB: hedeflemek, çalışmak, yöneltmek, nişan almak, kastetmek; USER: amaç, hedefliyoruz, amacı, amaçlayan, amaçlamaktadır

GT GD C H L M O
all /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; NOUN: hepsi, herkes; ADVERB: hepsi, tamamen, hep; PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını

GT GD C H L M O
also /ˈɔːl.səʊ/ = ADVERB: da, de, ayrıca, hem de, hem, keza, dahi, üstelik; USER: da, ayrıca, de, aynı zamanda, zamanda, zamanda

GT GD C H L M O
although /ɔːlˈðəʊ/ = CONJUNCTION: rağmen, karşın, gerçi, olduğu halde, ise de; USER: rağmen, ancak, olsa, olmasına rağmen, olsa da, olsa da

GT GD C H L M O
aluminum /əˈlo͞omənəm/ = NOUN: alüminyum; USER: alüminyum, aluminyum, alüminyumdan, aliminyum

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
apparent /əˈpær.ənt/ = ADJECTIVE: açık, belli, bariz, anlaşılır, aşikâr, ortada, besbelli, görünüşte olan; USER: açık, belli, belirgin, görünür, görünen, görünen

GT GD C H L M O
appear /əˈpɪər/ = VERB: görünmek, gözükmek, belirmek, benzemek, ortaya çıkmak, belli olmak, anlaşılmak, gibi gelmek; USER: görünür, görüntülenir, görünmesini, görünen, görünebilir

GT GD C H L M O
arches /ɑːtʃ/ = NOUN: kemer, yay, kavis, ayak tabanı kemeri, taban çukuru; VERB: kamburlaştırmak, kemer yapmak, kamburunu çıkarmak, kubbelenmek, kamburlaşmak, kabarmak; USER: kemerler, Arches, kemerli, kemerleri, kemer

GT GD C H L M O
are /ɑːr/ = NOUN: ar; USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
assertive /əˈsɜː.tɪv/ = ADJECTIVE: iddialı, olumlu, kendine çok güvenen, savunan, kesin; USER: iddialı, iddialı bir, iddalı, iddialıyız, iddial

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
attention /əˈten.ʃən/ = NOUN: dikkat, ilgi, özen, bakım, itina, aldırış, ilgilenme, iltifat, kur; USER: dikkat, dikkatini, ilgi, önem, ilgisini

GT GD C H L M O
automatic /ˌôtəˈmatik/ = ADJECTIVE: otomatik, istemsiz, kendi kendine olan; NOUN: otomatik makine, otomatik tabanca, otomatik vitesli araba; USER: otomatik, otomatik olarak, otomatik bir, otomatik bir

GT GD C H L M O
available /əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar; USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli

GT GD C H L M O
awaited /əˈwāt/ = VERB: beklemek, hazır olmak; USER: beklenen, zamandır beklenen, beklenmektedir, süredir beklenen, çok beklenen

GT GD C H L M O
bars /bɑːr/ = NOUN: parmaklıklar; USER: parmaklıklar, bar, barlar, çubuklar, çubukları

GT GD C H L M O
be /biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek; USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
become /bɪˈkʌm/ = VERB: olmak, haline gelmek, yaraşmak, kesilmek, yakışmak, uymak, güzel durmak, -laşmak, -leşmek; USER: olmak, haline, hale, oldu, olur, olur

GT GD C H L M O
been /biːn/ = USER: olmuştur, oldu, mu, olan, olarak, olarak

GT GD C H L M O
being /ˈbiː.ɪŋ/ = NOUN: varlık, olma, varoluş, yaradılış, yapı; USER: olma, varlık, olmak, olan, olmanın, olmanın

GT GD C H L M O
belt /belt/ = NOUN: kemer, kayış, kuşak, bölge, iklim kuşağı; VERB: kemer takmak, kemerlemek, kemerle dövmek, kuşanmak, hızlı gitmek, uçmak; USER: kemer, kemeri, kayış, kayışı, bant

GT GD C H L M O
better /ˈbet.ər/ = ADJECTIVE: daha iyi, daha güzel; ADVERB: daha iyi, daha iyi şekilde, iyisimi; VERB: iyileştirmek, daha iyi yapmak, geliştirmek, düzeltmek, geçmek; NOUN: daha iyisi, üstün kimse; USER: daha iyi, iyi, daha, daha iyi bir, iyi bir

GT GD C H L M O
big /bɪɡ/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, kocaman, çok, iri, iri yarı, yüce, iri kıyım, kapı gibi, at gibi; ADVERB: büyük, çok, fazla, övünerek, yüce gönüllükle; USER: büyük, büyük bir, big, önemli, kocaman

GT GD C H L M O
bigger /bɪɡ/ = USER: büyük, daha büyük, büyük bir, daha büyük bir

GT GD C H L M O
blind /blaɪnd/ = ADJECTIVE: kör, gizli, görmeyen, anlayışsız, düşüncesiz, saçma; NOUN: jaluzi, stor, pusu, bahane; VERB: kör etmek, göz kamaştırmak; USER: kör, kör bir, blind, görme

GT GD C H L M O
block /blɒk/ = VERB: engellemek, bloke etmek, durdurmak, tıkamak, kapamak, kalıplamak; NOUN: blok, engel, kütük, makara, iki cadde arasındaki binalar, apartman, tutukluk, palanga, kütle, sıkışıklık; USER: engellemek, blok, bloke, engelleyebilirsiniz, engelleyebilir

GT GD C H L M O
blockbuster /ˈblɒkˌbʌs.tər/ = NOUN: uçak bombası, çok etkili şey; USER: uçak bombası, gişe rekorları kıran, blockbuster, gişe rekortmeni, gişe canavarı

GT GD C H L M O
boasts /bəʊst/ = NOUN: övünme, iftihar, övünç, övünç kaynağı; USER: sahiptir, sahip, bulunuyor, bulunmaktadır, sunmaktadır

GT GD C H L M O
bolder /bəʊld/ = USER: cesur, daha cesur, daha koyu, cesur bir, daha kalın

GT GD C H L M O
both /bəʊθ/ = ADJECTIVE: ikisi de, her ikisi de; USER: her ikisi de, ikisi de, hem, iki, her iki

GT GD C H L M O
brand /brænd/ = NOUN: marka, damga, tarz, nişan, namus lekesi, ayıp, usul, dağlanarak yapılan iz, buğdaypası, kızgın demir, mantar; VERB: dağlamak, damgalamak, markalamak, lekelemek, derin etki bırakmak, işlemek; USER: marka, markası, markanın, markasıyla, bir marka

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
cabin /ˈkæb.ɪn/ = NOUN: kabin, kamara, kulübe, hücre, uçakta öndeki özel bölüm; USER: kabin, Cabin, kabini, kabinde, kamarasi

GT GD C H L M O
calling /ˈkɔː.lɪŋ/ = NOUN: çağrı, davet, seslenme, meslek, iş, görev aşkı, telefon etme; USER: çağrı, arama, çağırarak, çağıran, arayarak

GT GD C H L M O
camera /ˈkæm.rə/ = NOUN: kamera, fotoğraf makinesi, gizli, hakimin özel odası, mahrem; USER: kamera, fotoğraf makinesi, makinesi, kameranın, kamerayı

GT GD C H L M O
can /kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek; VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak; USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince

GT GD C H L M O
car /kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü; USER: araba, arabayı, araç, el araba, otomobil

GT GD C H L M O
careful /ˈkeə.fəl/ = ADJECTIVE: dikkatli, özenli, titiz, itinalı, tedbirli, ölçülü, idareli, tutumlu, düşünen; USER: dikkatli, dikkat, dikkat edin, dikkatli bir, özen

GT GD C H L M O
carry /ˈkær.i/ = VERB: taşımak, getirmek, götürmek, sağlamak, bulundurmak, kaldırmak, nakletmek, geçirmek, çekmek, elde etmek, menzili olmak, çakmak, sevketmek, başarı kazanmak, satışa sunmak, yayımlamak, taşıyıcılık yapmak, menzil, karadan yapılan kayık taşımacılığı, golfte topun vurulmadan önceki gidişi; USER: taşımak, yürütmek, devam, taşıyan, taşıma

GT GD C H L M O
cars /kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü; USER: araba, el araba, el, arabalar, el aramayı

GT GD C H L M O
catalogue /ˈkæt.əl.ɒɡ/ = NOUN: katalog, katalog, fihrist, fihrist, kütüphane kitap listesi, ardarda olaylar dizisi, kütüphane kitap listesi, ardarda olaylar dizisi, olaylar dizisi, olaylar dizisi; USER: katalog, katalogu, kataloğu, kataloğumuza, kataloğunu

GT GD C H L M O
chairman /-mən/ = NOUN: başkan, reis, tekerlekli sandalye sürücüsü, tahtırevan taşıyıcısı; USER: başkan, başkanı, Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu Başkanı, başkanlığını

GT GD C H L M O
challenge /ˈtʃæl.ɪndʒ/ = VERB: meydan okumak, itiraz etmek, reddetmek, düelloya davet etmek, kafa tutmak, boy ölçüşmek; NOUN: meydan okuma, itiraz, davet, reddetme, kimlik sorma, parola sorma; USER: meydan okumak, itiraz, meydan okuma, meydan, karşı

GT GD C H L M O
choice /tʃɔɪs/ = NOUN: seçim, seçenek, tercih, seçme, seçme hakkı, şık, seçilen şey, seçkinler, seçkin sınıf; ADJECTIVE: seçme, seçkin, üstün, kaliteli, güzide, elit, kalburüstü; USER: seçim, seçenek, seçimi, seçimdir, bir seçim

GT GD C H L M O
climate /ˈklaɪ.mət/ = NOUN: iklim, hava, çevre, şartlar, bölge; USER: iklim, iklimi, klima, iklime, hava

GT GD C H L M O
comes /kʌm/ = USER: gelir, geliyor, söz konusu, konusu, gelen, gelen

GT GD C H L M O
comfort /ˈkʌm.fət/ = NOUN: konfor, teselli, rahat, rahatlık, huzur, refah, avuntu; VERB: rahatlatmak, rahat ettirmek, teselli etmek, avutmak, yatıştırmak; USER: konfor, konforu, rahatlık, rahat, rahatlığı

GT GD C H L M O
comfortable /ˈkəmfərtəbəl,ˈkəmftərbəl/ = ADJECTIVE: rahat, konforlu, rahatlatıcı, iyi, sakin, tatminkâr; USER: rahat, konforlu, rahat bir, comfortable, konforlu bir, konforlu bir

GT GD C H L M O
compact /kəmˈpækt/ = ADJECTIVE: kompakt, yoğun, sıkı, özlü, öz, kısa ve etkili; VERB: sıkıştırmak, sıkılaştırmak, yoğunlaştırmak; NOUN: sözleşme, anlaşma, pudralık, küçük araba; USER: kompakt, kompakt bir, küçük, compact, yoğun

GT GD C H L M O
compared /kəmˈpeər/ = VERB: karşılaştırmak, kıyaslamak, karşılaştırılmak, benzetmek, benzemek, üstünlük derecesini göstermek; USER: karşılaştırıldığında, göre, kıyasla, oranla, karşılaştırıldı

GT GD C H L M O
completely /kəmˈpliːt.li/ = ADVERB: tamamen, tam olarak, bütünüyle, tamamiyle, iyice, bütün olarak, düpedüz, bütün bütün; USER: tamamen, tam, tümüyle, tam olarak, tamamıyla

GT GD C H L M O
confident /ˈkɒn.fɪ.dənt/ = ADJECTIVE: emin, güvenli, kendine güvenen, inançlı, atak, kuşkusuz, cüretli; USER: emin, güvenli, güvenen, kendinden emin, eminiz, eminiz

GT GD C H L M O
continue /kənˈtɪn.juː/ = VERB: devam etmek, sürdürmek, sürmek, uzatmak, kalmak, uzamak, ertelemek; USER: devam etmek, sürdürmek, devam, devam ediyor, devam edin, devam edin

GT GD C H L M O
control /kənˈtrəʊl/ = NOUN: kontrol, denetim, hakimiyet, idare, güç, otorite, sorumluluk; VERB: denetlemek, kontrol etmek, hakim olmak, idare etmek, işletmek; USER: kontrol, kontrolü, denetlemek, kontrol etmek, kumanda

GT GD C H L M O
controls /kənˈtrəʊl/ = NOUN: kontrol, denetim, hakimiyet, idare, güç, otorite, sorumluluk; USER: kontroller, kontrolleri, kontrol, denetimleri, denetimler

GT GD C H L M O
corners /ˈkɔː.nər/ = NOUN: köşe, açı, köşe atışı, kuytu, ücra yer, bölge, bucak, tekel oluşturma; VERB: köşeye sıkıştırmak, kıstırmak, ele geçirmek, köşe oluşturmak, köşe dönmek, virajı almak; USER: köşeler, köşeleri, köşe, köşelerinde, köşelerde

GT GD C H L M O
corporate /ˈkɔː.pər.ət/ = ADJECTIVE: tüzel, toplu, şirkete ait, birleşmiş; USER: tüzel, kurumsal, şirket, kurumlar, Corporate

GT GD C H L M O
credentials /krɪˈden.ʃəl/ = NOUN: referans, güven belgesi, itimatname; USER: kimlik bilgileri, kimlik, kimlik bilgilerini, kimlik bilgilerine, kimlik bilgilerinizi

GT GD C H L M O
curtain /ˈkɜː.tən/ = NOUN: perde, bölme, perde kapanış sözü, alkışlarla tekrar sahneye çağırma; VERB: perdeyi kapatmak, perdelemek; USER: perde, perdesi, curtain, giydirme, perdenin

GT GD C H L M O
customers /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, müşteriler, müşterilerin, müşterileri, müşterilerine

GT GD C H L M O
dashboard /ˈdæʃ.bɔːd/ = NOUN: gösterge paneli, kontrol paneli, çamurluk; USER: gösterge paneli, pano, paneli, dashboard, tablosu

GT GD C H L M O
den /den/ = NOUN: in, mağara, sığınak, batakhane, yatak, delik, zor durum, çıkmaz

GT GD C H L M O
design /dɪˈzaɪn/ = NOUN: dizayn, proje, model, tasarı, plan, taslak, amaç, komplo, niyet; VERB: tasarlamak, dizayn etmek, kastetmek, modelini çizmek, planlamak, komplo kurmak, stilize etmek; USER: dizayn, tasarım, tasarımı, tasarlamak, tasarıma

GT GD C H L M O
diesel /ˈdiː.zəl/ = ADJECTIVE: dizel, dizel motorlu; NOUN: dizel motoru, dizel motorlu araç; USER: dizel, diesel, benzin, mazot, motorin

GT GD C H L M O
director /daɪˈrek.tər/ = NOUN: yönetmen, müdür, yönetici, direktör, idareci, yönetim kurulu üyesi, orkestra şefi, koro şefi; USER: yönetmen, müdürü, direktörü, yönetmeni, yöneticisi

GT GD C H L M O
duster /ˈdʌs.tər/ = USER: silgi, Duster, toz bezi, Duster'ın

GT GD C H L M O
eagerly /ˈiː.ɡər/ = ADVERB: hevesle, can atarak; USER: hevesle, merakla, heyecanla, sabırsızlıkla, dört gözle

GT GD C H L M O
engine /ˈen.dʒɪn/ = NOUN: motor, makine, lokomotif, itfaiye arabası, alet edevat; VERB: motor takmak, makine takmak; USER: motor, motoru, motorun, makine

GT GD C H L M O
engines /ˈen.dʒɪn/ = NOUN: motor, makine, lokomotif, itfaiye arabası, alet edevat; VERB: motor takmak, makine takmak; USER: motorlar, motorları, motor, motorlarında, motorlarının

GT GD C H L M O
enhancing /ɪnˈhɑːns/ = VERB: artırmak, yükseltmek, büyütmek, abartmak; USER: artırılması, arttırmak, artırmak, geliştirme, geliştirmek

GT GD C H L M O
enormous /ɪˈnɔː.məs/ = ADJECTIVE: büyük, muazzam, kocaman, koskocaman, dağ gibi, azman; USER: büyük, muazzam, çok büyük, büyük bir, muazzam bir, muazzam bir

GT GD C H L M O
enthusiastic /enˌTHo͞ozēˈastik/ = ADJECTIVE: hevesli, coşkulu, istekli, ateşli, can atan; USER: hevesli, coşkulu, istekli, hevesli bir, coşkulu bir

GT GD C H L M O
entirely /ɪnˈtaɪə.li/ = ADVERB: tamamen, tümüyle, bütünüyle, baştan sona, büsbütün; USER: tamamen, tümüyle, bütünüyle, tamamıyla, tamamı

GT GD C H L M O
entry /ˈen.tri/ = NOUN: giriş, girdi, kayıt, girme, madde, katılma, kapı, kalem, antre, sahneye çıkma; USER: giriş, girişi, girdi, girdisi, girişini

GT GD C H L M O
equipment /ɪˈkwɪp.mənt/ = NOUN: ekipman, donanım, teçhizat, gereç, araç gereç, doğuştan olan özellikler; USER: ekipman, ekipmanları, ekipmanlar, donatımı, donatım, donatım

GT GD C H L M O
ergonomic /ˌɜː.ɡəˈnɒm.ɪks/ = ADJECTIVE: ergonomik, hareketleri kolaylaştıran, iş yapmaya uygun; USER: ergonomik, ergonomik bir, ergonomi

GT GD C H L M O
even /ˈiː.vən/ = ADVERB: bile, hatta, dahi, üstelik, tam; ADJECTIVE: çift, çift, düz, eşit, dengeli, tam, düzenli, başabaş, sakin, fit olmuş, düzleşmek, düz olmak, düzleştirmek, eşit olarak bölüştürmek, düzlemek; USER: hatta, bile, da, daha, dahi

GT GD C H L M O
ever /ˈev.ər/ = ADVERB: hiç, asla, giderek, her zaman, hep, daima, gitgide, olabildiğince; USER: hiç, şimdiye kadar, her zamankinden, şimdiye, zamankinden, zamankinden

GT GD C H L M O
everyday /ˈev.ri.deɪ/ = ADJECTIVE: günlük, her gün, gündelik, her günkü, olağan, basit, vasat, adi, orta halli; USER: her gün, günlük, gün, gündelik, hergün

GT GD C H L M O
exterior /ɪkˈstɪə.ri.ər/ = ADJECTIVE: dış, harici, dış kaynaklı, dış ülkelerle olan; NOUN: dışarı, dış çekim, dış taraf, dış ilişkiler; USER: dış, Exterior, harici, çikili, dış Cephe

GT GD C H L M O
extreme /ɪkˈstriːm/ = ADJECTIVE: aşırı, son derece, olağanüstü, şiddetli, en uç, kesin, ölçüsüz, mutlâk; NOUN: son derece, aşırılık, sınır, aşırı derece, tezat, en uç nokta, ölçüsüzlük, çıkmaz; USER: aşırı, uç, ekstrem, son derece, extreme

GT GD C H L M O
fans /fæn/ = NOUN: fan, yelpaze, hayran, vantilatör, pervane, taraftar, körük, hasta, tahıl savurma makinesi, yaba; USER: fanlar, hayranları, hayranlarını, hayranlarını görüntüle, taraftarları

GT GD C H L M O
features /ˈfiː.tʃər/ = NOUN: özellik, yüz hattı, yüzün bir bölümü, asıl şey, sunuş; VERB: belirtmek, önem vermek, karakterize etmek, yayınlamak, başrolde oynatmak; USER: özellikleri, özellikler, ®, özelliklerini, özelliklere

GT GD C H L M O
feel /fiːl/ = VERB: hissetmek, duymak, anlamak, dokunmak, yoklamak, ellemek, sezmek; NOUN: his, duygu, hissetme, dokunma hissi, temas, sezgi; USER: hissetmek, hissediyorum, hissedeceksiniz, hissedebilirsiniz, hissetmeye, hissetmeye

GT GD C H L M O
finish /ˈfɪn.ɪʃ/ = VERB: bitirmek, tamamlamak, bitmek, sona erdirmek, tüketmek, sonuçlanmak, son vermek, sona ermek; NOUN: bitiş, son, tamamlama, cila; USER: bitirmek, tamamlamak, sona, bitiş, sonuna

GT GD C H L M O
first /ˈfɜːst/ = ADJECTIVE: ilk, birinci, baş, başta gelen, önde gelen; ADVERB: önce, ilk olarak, öncelikle, ilk kez, başta, ilkönce; NOUN: birincilik, başlangıç, birinci gelen şey; USER: ilk, birinci, siz, önce, öncelikle, öncelikle

GT GD C H L M O
fit /fɪt/ = ADJECTIVE: uygun, formda, zinde, layık, sağlıklı, yeterli; VERB: uydurmak, uymak, oturtmak, oturmak; NOUN: uyma, hastalık nöbeti; USER: uygun, uyacak, sığacak, uyum, sığdırmak

GT GD C H L M O
footprint /ˈfʊt.prɪnt/ = NOUN: ayak izi, iz; USER: ayak izi, ayak izini, kaplayan, yer kaplayan, izi

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
forceful /ˈfɔːs.fəl/ = ADJECTIVE: güçlü, şiddetli, kuvvetli, etkili, etkin, etkileyici; USER: güçlü, güçlü bir, zorla, şiddetli, kuvvetli

GT GD C H L M O
fresh /freʃ/ = ADJECTIVE: taze, temiz, yeni, canlı, serin, körpe, zinde, dinç, günlük, ışıl ışıl; ADVERB: taptaze, taze taze; USER: taze, temiz, yeni, tatlı, fresh

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
front /frʌnt/ = NOUN: ön, cephe, ön taraf, yüz, yüzsüzlük, alın, sima; ADJECTIVE: ön, öndeki, cüret; VERB: yönelmek, bakmak; USER: ön, önünde, önüne, önündeki, front

GT GD C H L M O
fully /ˈfʊl.i/ = ADVERB: tam, tamamen, tam olarak, bütünüyle, iyice, etraflıca, enine boyuna, dört dörtlük, tamı tamına, uzun uzadıya; USER: tam, tamamen, tam olarak, tümüyle, bütünüyle

GT GD C H L M O
further /ˈfɜː.ðər/ = ADVERB: daha fazla, daha ileri, ileri, ayrıca, ileride, öteye, bundan başka, öte; VERB: ilerletmek; ADJECTIVE: ek, ileriki, ilerideki; USER: daha fazla, daha, fazla, daha da, ileri

GT GD C H L M O
gearbox /ˈɡɪə.bɒks/ = NOUN: vites kutusu; USER: vites kutusu, için vites, vites, dişli kutusu, redüktör,

GT GD C H L M O
glance /ɡlɑːns/ = NOUN: bakış, kısa bakış, parıltı, sıyırma, imâ, parlak, kükürtlü mineral; VERB: göz atmak, göz gezdirmek, bakıvermek, parıldamak; USER: bakış, göz atmak, göz gezdirmek, kısa bakış, bakıvermek

GT GD C H L M O
greater /ˈɡreɪ.tər/ = USER: daha fazla, daha, büyük, fazla, daha büyük

GT GD C H L M O
handier /ˈhæn.di/ = ADJECTIVE: kullanışlı, pratik, yararlı, hazır, el altında, yakın, işe yarayan; USER: handier,

GT GD C H L M O
has /hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan

GT GD C H L M O
have /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması

GT GD C H L M O
head /hed/ = NOUN: baş, kafa, ana, başkan, tepe, müdür, kelle, şef, lider, akıl; ADJECTIVE: baş, baştaki; USER: baş, kafa, başkanı, kafası, başı

GT GD C H L M O
helped /help/ = USER: yardım, yardımcı, yardımcı oldu, yardım etti, sağladı

GT GD C H L M O
higher /ˈhaɪ.ər/ = ADJECTIVE: ileri; ADVERB: daha yukarı; USER: yüksek, daha yüksek, daha, yüksek bir, yüksektir

GT GD C H L M O
hit /hɪt/ = VERB: vurmak, çarpmak, ulaşmak, isabet etmek, yumruk atmak, isabet ettirmek; NOUN: isabet, vuruş, darbe, vurma, başarı, şans; USER: vurmak, isabet, vurdu, hit, çarptı

GT GD C H L M O
how /haʊ/ = ADVERB: nasıl, ne, ne kadar, nereden, ne durumda; NOUN: yöntem, yapma yöntemi; USER: nasıl, ne, ne kadar, kadar, nasıl Yapılır, nasıl Yapılır

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
icon /ˈaɪ.kɒn/ = NOUN: ikon, azizlerin resmi, dini resim, dini heykel; USER: ikon, simgesini, icon, simgesi, simge

GT GD C H L M O
impression /ɪmˈpreʃ.ən/ = NOUN: izlenim, etki, baskı, fikir, intiba, iz, kanı, taklit, tesir, damga, belirti; USER: izlenim, bir izlenim, izlenimi, gösterim, izlenimini

GT GD C H L M O
improved /ɪmˈpruːv/ = ADJECTIVE: gelişmiş, iyileşmiş, düzelmiş, ilerlemiş; USER: gelişmiş, geliştirilmiş, geliştirilmiştir, geliştirilebilir, geliştirdi

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
includes /ɪnˈkluːd/ = VERB: katmak, içermek, kapsamak, dahil etmek, içine almak; USER: içerir, içeren, içermektedir, bulunmaktadır, dahildir

GT GD C H L M O
incorporate /-ˈkôrp(ə)rit/ = VERB: dahil etmek, birleştirmek, katmak, birleşmek, anonimleşmek; ADJECTIVE: anonim, birleşmiş, tüzel, katılmış; USER: birleştirmek, dahil, içermektedir, dahil etmek, katmak

GT GD C H L M O
inspiring /ɪnˈspaɪə.rɪŋ/ = VERB: ilham vermek, aşılamak, esinlemek, uyandırmak, canlandırmak, telkin etmek, yaymak, içine çekmek, sebep olmak, soluk almak; USER: ilham verici, ilham, uyandıran, ilham verici bir, ilham veren

GT GD C H L M O
insulation /ˌɪn.sjʊˈleɪ.ʃən/ = NOUN: yalıtım, izolasyon; USER: yalıtım, izolasyon, yalıtımı, izolasyonu, Isı yalıtımı

GT GD C H L M O
interior /ɪnˈtɪə.ri.ər/ = NOUN: iç, içişleri, içerisi, iç dünya; ADJECTIVE: iç, dahili, içten, içteki, ülke içi; USER: iç, İçişleri, iç mekan, interior, içi

GT GD C H L M O
interview /ˈɪn.tə.vjuː/ = NOUN: röportaj, görüşme, mülâkat; VERB: görüşmek, röportaj yapmak; USER: görüşme, röportaj, röportajda, mülakat, görüşmesi

GT GD C H L M O
involved /ɪnˈvɒlvd/ = ADJECTIVE: ilgili, karışmış, ilişkili, kapsayan, bulaşmış, karışık, dalmış, kapılmış; USER: ilgili, dahil, yer, katılan, alan

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
its /ɪts/ = PRONOUN: onun, kendi, onunki; USER: kendi, onun, olan, da, de, de

GT GD C H L M O
jean /jēn/ = NOUN: kot; USER: kot, jean

GT GD C H L M O
just /dʒʌst/ = ADVERB: sadece, yalnızca, tam, az önce, henüz, şimdi, yalnız, sade; ADJECTIVE: adil, tam, haklı, doğru; USER: sadece, hemen, yalnızca, adil, gibi, gibi

GT GD C H L M O
keyless = USER: anahtarsız, Keyless, kurmasız, anahtarsız çalıştırma, anahtarsız giriş

GT GD C H L M O
kugler

GT GD C H L M O
light /laɪt/ = NOUN: ışık, aydınlık, nur, lâmba, deniz feneri; ADJECTIVE: hafif, açık, yumuşak; ADVERB: hafif; VERB: yakmak, aydınlatmak, aydınlanmak; USER: ışık, hafif, ışığı, açık, ışığında

GT GD C H L M O
lighting /ˈlaɪ.tɪŋ/ = NOUN: aydınlatma, ışıklandırma, yakma; USER: aydınlatma, ışık, aydınlatması, ışıklandırma, Lighting

GT GD C H L M O
lights /ˌlaɪtsˈaʊt/ = NOUN: ışıklar, hayvan akciğeri, açık renkler, gözler; USER: ışıklar, ışıkları, farları, ışık, lambaları

GT GD C H L M O
like /laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı; ADVERB: gibi, benzer; PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı; NOUN: benzer; VERB: beğenmek; CONJUNCTION: sanki; USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle

GT GD C H L M O
line /laɪn/ = NOUN: satır, hat, çizgi, sıra, kablo, kuyruk, dize, halat, hiza, işkolu, yöntem, bilgi; VERB: kaplamak, çizmek, çizgi çizmek, astarlamak, doldurmak, kırıştırmak; USER: çizgi, hat, hattı, satırı, satır, satır

GT GD C H L M O
lines /laɪn/ = NOUN: satır, hat, çizgi, sıra, kablo, kuyruk, dize, halat, hiza, işkolu, yöntem; VERB: kaplamak; USER: hatları, çizgiler, satır, satırları, çizgileri

GT GD C H L M O
list /lɪst/ = NOUN: liste, cetvel, kumaş kenarı, geminin yan yatması; VERB: listelemek, listeye yazmak, kaydetmek, yana yatmak; USER: liste, listesi, listesini, listesinde, listesine, listesine

GT GD C H L M O
look /lʊk/ = VERB: bakmak, görünmek, göstermek, ummak, ümit etmek; NOUN: bakış, bakma, görünüş, nazar, yüz ifadesi; USER: bakmak, bakın, bak, aramak, görünüm, görünüm

GT GD C H L M O
looks /lʊk/ = USER: görünüyor, bakar, görünür, arar, görünen

GT GD C H L M O
love /lʌv/ = NOUN: aşk, sevgi, sevgili, sevda, hayranlık, tutkunluk, yar; VERB: sevmek; USER: aşk, seviyorum, sevgi, sevmek, seviyor

GT GD C H L M O
lpg /ˌel.piːˈdʒiː/ = USER: lpg, lpg'li, lpg gazları,

GT GD C H L M O
make /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapmak, olun, olmak, hale, kazanmak, kazanmak

GT GD C H L M O
makes /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir

GT GD C H L M O
manual /ˈmæn.ju.əl/ = ADJECTIVE: manuel, elle yapılan; NOUN: el kitabı, kılavuz, kitapçık, klâvye; USER: manuel, kılavuzu, kılavuzunu, el, el kitabı

GT GD C H L M O
mated /meɪt/ = VERB: çiftleşmek, evlenmek, eşlemek, evlendirmek, uymak, mat etmek, dengini bulmak; USER: şeklindeki, evlendirilen, evlendirdi, evlendiril, evlendi

GT GD C H L M O
materials /məˈtɪə.ri.əl/ = NOUN: malzemeler, levazım, kumaş, bez; USER: malzemeler, malzemeleri, malzeme, malzemelerin, materyalleri

GT GD C H L M O
million /ˈmɪl.jən/ = NOUN: milyon; USER: milyon, milyondan, milyondan fazla, milyona

GT GD C H L M O
model /ˈmɒd.əl/ = NOUN: model, örnek, manken, kalıp, numune; ADJECTIVE: model, örnek olan; VERB: örneğe göre yapmak, model yapmak, biçimlendirmek, modellik etmek, kalıbını çıkarmak; USER: model, modeli, modelle, modele, modelinin

GT GD C H L M O
modern /ˈmɒd.ən/ = ADJECTIVE: modern, çağdaş, bugünkü, çağcıl; NOUN: modern kimse; USER: modern, modern bir, çağdaş

GT GD C H L M O
more /mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok; ADVERB: daha, bir kat daha; NOUN: çok, fazla şey, fazlalık; USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer

GT GD C H L M O
motor /ˈməʊ.tər/ = NOUN: motor, otomobil, araba, makina; ADJECTIVE: motor, hareket ettirici; VERB: otomobille gitmek, arabayla götürmek; USER: motor, motoru, motorlu, motorun, motora

GT GD C H L M O
much /mʌtʃ/ = ADVERB: veľa, oveľa, mnoho, veľmi, často, dosť, takmer, skoro; ADJECTIVE: významný významný

GT GD C H L M O
multi /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; USER: çok, çoklu, multi

GT GD C H L M O
muscular /ˈmʌs.kjʊ.lər/ = ADJECTIVE: kas, kaslı, adaleli, kuvvetli; USER: kas, kaslı, müsküler, musküler, kaslı bir

GT GD C H L M O
never /ˈnev.ər/ = ADVERB: asla, hiç, hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen, hiçbir suretle, taş çatlasa, balık kavağa çıkınca; USER: asla, hiç, hiçbir zaman, hiçbir, hiçbir

GT GD C H L M O
new /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new

GT GD C H L M O
next /nekst/ = NOUN: sonraki, bir sonraki, bir dahaki; ADJECTIVE: sonraki, ertesi, bir dahaki, bitişik; PREPOSITION: yanında, yanına, en yakın, yanısıra, hemen hemen, neredeyse; ADVERB: daha sonra, ardından, bir sonra; USER: sonraki, yanındaki, yanında, gelecek, önümüzdeki

GT GD C H L M O
noise /nɔɪz/ = NOUN: gürültü, ses, parazit, patırtı, velvele; VERB: ses çıkarmak, gürültü etmek; USER: gürültü, ses, gürültüsü, noise, gürültüyü

GT GD C H L M O
now /naʊ/ = NOUN: şimdi, şu an; ADVERB: şimdi, şu anda, hemen, halen, derhal, acilen; CONJUNCTION: mademki, -dığından; USER: şimdi, hemen, geç, artık, anda, anda

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
off /ɒf/ = ADJECTIVE: kapalı, devre dışı, uzak; ADVERB: kapalı, uzakta, uzak, tamamen, izinli, kesik; PREPOSITION: dışında, izinli; NOUN: başlangıç; USER: kapalı, off, dışı, devre dışı, kapatma, kapatma

GT GD C H L M O
one /wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane; PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi; ADJECTIVE: tek, aynı; USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir

GT GD C H L M O
optionally = USER: isteğe bağlı olarak, isteğe bağlı, isteğe, isteğe göre, opsiyonel

GT GD C H L M O
or /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; NOUN: altın sarısı; USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada

GT GD C H L M O
original /əˈrɪdʒ.ɪ.nəl/ = NOUN: orijinal, asıl, asıl nüsha, orijinal kimse, ilginç tip, özgün canlı; ADJECTIVE: orijinal, özgün, ilk, asıl, esas, gerçek, yaratıcı, el değmemiş; USER: orijinal, özgün, Orijinali, orjinal, özgün bir

GT GD C H L M O
our /aʊər/ = PRONOUN: bizim; USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın

GT GD C H L M O
outside /ˌaʊtˈsaɪd/ = ADVERB: dışında, dışarıda, dışarıya, dıştan, açık havada, haricen; PREPOSITION: dışında, dışına, ötesine, -den başka; NOUN: dış, dışarı, en fazla miktar, ileri uç bölgesi; ADJECTIVE: dış, dışarıda, dışarıdaki, harici, dış kaynaklı, maksimum, en çok; USER: dışında, dış, dışındaki, dışarıda, dışarıdan

GT GD C H L M O
over /ˈəʊ.vər/ = ADVERB: fazla, aşırı, üzerine, aşkın, üstünde, tekrar, her yerinden, daha, çok fazla, her yerine, gereğinden fazla, tepesinde, kalan, iyice, öteye, ötede, altını üstüne, yine, geçkin, öte, başkasına, tersine, adamakıllı; PREPOSITION: fazla, aşırı, üzerinde, üzerinden, boyunca, üstünde, üstüne, çok, üstün, karşıya, aracılığı ile, baştan sona, yüksek, öbür tarafa, hakkında; ADJECTIVE: bitmiş, sona ermiş; USER: üzerinde, üzerinden, fazla, içinde, üzerine

GT GD C H L M O
paid /peɪd/ = ADJECTIVE: ödenmiş, ücretli, paralı, maaşlı; USER: ücretli, ödenmiş, ödenen, ödeme, ödenir

GT GD C H L M O
petrol /ˈpet.rəl/ = NOUN: benzin; USER: benzin, dizel, benzinli, petrol, diesel

GT GD C H L M O
plates /pleɪt/ = NOUN: ayak; USER: plakaları, plakalar, levhalar, tabak, levha

GT GD C H L M O
point /pɔɪnt/ = NOUN: nokta, puan, konu, husus, sayı, mesele, uç, amaç, anlam, an; VERB: göstermek, işaret etmek; USER: nokta, noktası, noktada, noktasına, noktaya

GT GD C H L M O
positioned /pəˈzɪʃ.ən/ = VERB: yerleştirmek, koymak, yerini belirlemek; USER: konumlandırılmış, yerleştirilmiş, konuma, yer, konuma sahip

GT GD C H L M O
practical /ˈpræk.tɪ.kəl/ = ADJECTIVE: pratik, uygulamalı, kullanışlı, elverişli, gerçekçi, becerikli, nesnel, objektif, iş bitirici, uygulanbilir, el ile yapılan; USER: pratik, pratik bir, uygulamalı, uygulama, kullanışlı, kullanışlı

GT GD C H L M O
predecessor /ˈpredəˌsesər,ˈprē-/ = NOUN: öncel, ata, selef, öncelikli, cet, önceki kimse, önceki kuşaklar; USER: öncel, selef, selefi, önceki, öncülü

GT GD C H L M O
presence /ˈprez.əns/ = NOUN: varlık, hazır bulunma, huzur, varoluş, yapı, tavır, ön, protokol görevlileri; USER: varlık, varlığı, varlığını, varlığında, varlığının

GT GD C H L M O
previously /ˈpriː.vi.əs.li/ = ADVERB: önceden, evvelce, bundan önce; USER: önceden, önce, daha önce, önceki, geçerli

GT GD C H L M O
product /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; USER: ürün, ürünün, ürünü, ürünleri, bir ürün

GT GD C H L M O
prominent /ˈprɒm.ɪ.nənt/ = ADJECTIVE: önemli, önde gelen, belirgin, ünlü, seçkin, göze çarpan, çıkık, belli, fırlak; USER: önemli, belirgin, önde gelen, önemli bir, tanınmış

GT GD C H L M O
quality /ˈkwɒl.ɪ.ti/ = NOUN: kalite, nitelik, özellik, ses kalitesi, cins, vasıf, yapı, yetenek, soyluluk, mizaç, bünye, kabiliyet, ses rengi, asalet, önermenin niteliği; USER: kalite, kaliteli, kalitesi, kalitesini, kalitede

GT GD C H L M O
raked /rāk/ = USER: komisyonlu, komisyon, taranmış, raked,

GT GD C H L M O
range /reɪndʒ/ = NOUN: dizi, çeşitlilik, menzil, alan, sıra, çeşit, erim, saha, silsile, kuzine, atış alanı, otlak, açık alan, ocak; VERB: dolaşmak, turlamak, dizmek, sıralı olmak, sıra halinde olmak, gezmek, sürtmek, uzanmak, boyunca gitmek, akıp gitmek, doğrultmak, nişan almak, erimi olmak, erişmek, katılmak, bölgede yaşamak, sıralamak, sıralanmak, tarafına çevirmek; USER: dizi, aralığı, yelpazesi, aralığında, aralık

GT GD C H L M O
read /riːd/ = VERB: okumak, okunmak, anlamak, yorumlamak, çözmek, sökmek, okuluna gitmek, eğitimini görmek, anlamına gelmek; ADJECTIVE: okunan, okumuş, aydın, bilgili; USER: okumak, okuyun, okuma, okunur, okumaya, okumaya

GT GD C H L M O
rear /rɪər/ = NOUN: arka, geri, arka taraf, kıç, popo; ADJECTIVE: arka, arkadaki, geri, art; VERB: yetiştirmek, şahlanmak, kaldırmak; USER: arka, arkadan, arkadaki, arkasındaki, arkada

GT GD C H L M O
redesigned /ˌriːdɪˈzaɪnd/ = USER: yeniden, yeniden tasarlanmış, yeniden tasarlanan, yeniden tasarlandı, redesigned

GT GD C H L M O
reduces /rɪˈdjuːs/ = VERB: azaltmak, düşürmek, küçültmek, indirmek, indirgemek, kısaltmak, kısmak, kırmak, eritmek, eksiltmek, dönüştürmek, inceltmek, zayıflatmak, bölmek, alçaltmak, haline getirmek, sarsmak, ergitmek, ayırmak, mecbur etmek, zorunda bırakmak, özetlemek, sadeleştirmek, yerine oturtmak, zayıflamak; USER: azaltır, düşürür, azaltan, azaltmaktadır, azalır

GT GD C H L M O
region /ˈriː.dʒən/ = NOUN: bölge, yöre, alan, çevre, iklim, nahiye; USER: bölge, bölgede, bölgesi, bölgesinde, bölgenin

GT GD C H L M O
reinventing /ˌriː.ɪnˈvent/ = USER: yeniden icat, yeniden keşfediyor, Reinventing, yeniden yaratma, yeniden keşfi

GT GD C H L M O
release /rɪˈliːs/ = VERB: serbest bırakmak, bırakmak, salıvermek; NOUN: serbest bırakma, bırakma, salıverme, deklanşör, serbest kalma, kurtuluş, devir, feragat, azat; USER: bırakın, serbest, serbest bırakmak, serbest bırakın, yayınlayacak

GT GD C H L M O
remaining /rɪˈmeɪ.nɪŋ/ = ADJECTIVE: kalan, artan, öteki, arda kalan; NOUN: kalma; USER: kalan, geri kalan, geriye kalan, kalma

GT GD C H L M O
represents /ˌrep.rɪˈzent/ = VERB: temsil etmek, göstermek, belirtmek, sunmak, simgelemek, betimlemek, ifade etmek, tarif etmek, temsilciliğini yapmak, vekâlet etmek, vekili olmak, canlandırmak, oynamak, sahneye koymak; USER: temsil, temsil eder, gösterir, temsil eden, temsil etmektedir

GT GD C H L M O
rest /rest/ = NOUN: dinlenme, kalan, gerisi, geri, rahat, es, uyku, artık, dinlenme yeri; VERB: dinlenmek, dinlendirmek, uyumak; USER: dinlenme, kalan, geri kalanı, kalanı, geri kalan

GT GD C H L M O
revamped /ˌriːˈvæmp/ = VERB: yenilemek, yamamak, modernize etmek, düzeltmeler yapmak; USER: yenilenen, revamped, yenilenmiş, yeniden canlanmış, yeniledi

GT GD C H L M O
reveal /rɪˈviːl/ = VERB: açığa vurmak, meydana çıkarmak, gözler önüne sermek, ifşa etmek, belli etmek, esin vermek, ilham vermek, vahiy etmek; NOUN: pervaz; USER: açığa vurmak, ortaya, ortaya çıkarmak, açığa, ortaya koymaktadır

GT GD C H L M O
revised /rɪˈvaɪzd/ = VERB: gözden geçirmek, değiştirmek, yeniden incelemek, tekrarlamak, tekrar düzeltme yapmak; USER: revize, gözden, yeniden, gözden geçirilmiş, revize edilmiş

GT GD C H L M O
road /rəʊd/ = NOUN: yol, karayolu, cadde, demiryolu, maden geçidi, demirleme yeri; USER: yol, yolda, road, yolun, yolu

GT GD C H L M O
roader = USER: roader, roader Çek,

GT GD C H L M O
robust /rəʊˈbʌst/ = ADJECTIVE: güçlü, kuvvetli, gürbüz, dirençli, dinç, zorlu, çetin, kaba saba; USER: güçlü, sağlam, sağlam bir, dayanıklı, güçlü bir

GT GD C H L M O
roof /ruːf/ = NOUN: çatı, dam, tepe, motor kapağı, üst kısım; VERB: çatı ile örtmek, üstünü kapamak; USER: çatı, tavan, çatısı, roof, çatıda

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
same /seɪm/ = ADJECTIVE: aynı, benzer, tıpkı, farksız, farketmez; USER: aynı, benzer, benzer

GT GD C H L M O
say /seɪ/ = NOUN: söz, laf, son söz; VERB: söylemek, demek, etmek, bildirmek, okumak, tekrarlamak, farzetmek, varsaymak; USER: demek, söylemek, söylüyor, söylüyorlar, söyleyebilirim, söyleyebilirim

GT GD C H L M O
seats /siːt/ = NOUN: koltuk, yer, sandalye, oturak, oturacak yer, yuva, oturuş, mevki, pantolon kıçı; VERB: oturtmak, yerine oturtmak, yerleştirmek, almak, oturağını tamir etmek, oturma yerini onarmak, kıçını tamir etmek; USER: koltuk, koltuklar, koltukları, sandalye, koltukların

GT GD C H L M O
seen /siːn/ = VERB: görmek, anlamak, bakmak, görüşmek, seyretmek, uğurlamak, yolcu etmek, sezmek, farketmek, göz önüne almak, görüp geçirmek; USER: görüldü, görülen, görülme, görülme tarihi, görülmektedir

GT GD C H L M O
selected /sɪˈlekt/ = ADJECTIVE: seçilmiş, seçkin; USER: seçilmiş, seçilen, seçili, seçilmiştir, seçilir

GT GD C H L M O
september /sepˈtem.bər/ = NOUN: Eylül

GT GD C H L M O
seven /ˈsev.ən/ = USER: seven-, seven, yedili; USER: yedi, seven, seven

GT GD C H L M O
shall /ʃæl/ = VERB: -ecek, -acak, -meli; USER: eder, olur, olur

GT GD C H L M O
sharper /ʃɑːp/ = NOUN: hilebaz, dalavereci, üçkâğıtçı; USER: keskin, net, daha keskin, daha net, keskin bir

GT GD C H L M O
shockingly /ˈʃɒk.ɪŋ/ = USER: şok edici, şok edici derecede, şok edicilikle, şoke, shockingly

GT GD C H L M O
show /ʃəʊ/ = VERB: göstermek, gösterilmek, kanıtlamak, sergilemek, görünmek, ibraz etmek, açıklamak; NOUN: gösteri, gösteriş, şov, teşhir, sergi; USER: göstermek, göster, gösterin, göstermektedir

GT GD C H L M O
signature /ˈsɪɡ.nɪ.tʃər/ = NOUN: imza, işaret, mühür, tanıtım müziği, damga, nota imi, kaşe, ilacın kullanım şeklini yazan bölüm; USER: imza, signature, imzası, imzasını, imzayı

GT GD C H L M O
significantly /sigˈnifikəntlē/ = USER: önemli ölçüde, önemli, anlamlı, belirgin, anlamlı olarak

GT GD C H L M O
signs /sīn/ = NOUN: işaret, iz, tabela, burç, nişan, alâmet, gösterge, belirti; VERB: imzalamak, imza atmak, işaretlemek, belirtmek; USER: işaretleri, işaretler, işaret, belirtileri, belirti

GT GD C H L M O
since /sɪns/ = ADVERB: beri, bu yana, o zamandan beri; CONJUNCTION: madem, olalı, edeli, mademki, yapalı, -den beri, -dığı için; PREPOSITION: -den beri, -den itibaren, -den bu yana; USER: beri, bu yana, yana, tarihi, olma tarihi, olma tarihi

GT GD C H L M O
skid /skɪd/ = NOUN: kızak, patinaj, savrulma, takoz, fren çarığı, kızak yapma; VERB: savrulmak, takoz koymak, sağlama almak, yana kaymak, patinaj yapmak; USER: patinaj, kızak, savrulma, takoz, savrulmak

GT GD C H L M O
sold /səʊld/ = VERB: satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek; USER: satılan, satışa, satılır, satılmaktadır, satıldı, satıldı

GT GD C H L M O
spaces /speɪs/ = NOUN: alan, boşluk, yer, uzay, mekân, aralık, mesafe, ara, espas, açıklık, süre; VERB: boşluk bırakmak; USER: alanlarda, boşluk, alanlar, alanları, boşluklar

GT GD C H L M O
spacious /ˈspeɪ.ʃəs/ = ADJECTIVE: geniş, ferah, havadar, bol bol; USER: geniş, ferah, geniş bir, spacious

GT GD C H L M O
specified /ˈspes.ɪ.faɪ/ = VERB: belirtmek, belirlemek, açıkça belirtmek, ayrıntıları ile belirtmek, maddeler halinde sıralamak, spesifize etmek; USER: belirtilen, belirlenen, Belirtilmemiş, belirtildiği, belirtilmiş

GT GD C H L M O
spot /spɒt/ = NOUN: nokta, spot, yer, leke, benek, puan, olay yeri; VERB: lekelemek, tanımak, görmek, beneklemek; ADJECTIVE: hemen teslim edilen; USER: nokta, spot, yer, yerinde, noktada

GT GD C H L M O
status /ˈsteɪ.təs/ = NOUN: durum, statü, hal, konum, mevki, sosyal durum; USER: durum, durumu, durumunu, statüsü, status

GT GD C H L M O
steeply /ˈstiːp.li/ = USER: dik, dik bir, çöküşünden, dik olarak, steeply

GT GD C H L M O
step /step/ = NOUN: adım, basamak, step, kademe, terfi; VERB: basmak, adım atmak, gitmek, adımlamak, girmek, yürümek, etmek; USER: adım, adıma, adımı, adımına, basamak

GT GD C H L M O
still /stɪl/ = ADVERB: yine, hâlâ, yine de, henüz, daha, halâ, buna rağmen; VERB: sakinleştirmek; CONJUNCTION: yine de, buna rağmen; ADJECTIVE: hareketsiz, durgun; USER: yine, yine de, hâlâ, hala, halen, halen

GT GD C H L M O
storage /ˈstɔː.rɪdʒ/ = NOUN: depolama, saklama, depo, ambar, ardiye ücreti; USER: depolama, saklama, Muhafazası, depo, Odasi

GT GD C H L M O
story /ˈstɔː.ri/ = NOUN: öykü, hikâye, kat, masal, makale, rivayet, efsane, söylenti, martaval; USER: öykü, hikâye, hikaye, hikayesi, bir hikaye

GT GD C H L M O
strengths /streŋθ/ = NOUN: güç, kuvvet, dayanıklılık, direnç, sertlik, dayanma gücü, önem, kadro, derman, etkinlik, askeri güç; USER: güçlü, gücünü, güçlerini, gücü, güçleri

GT GD C H L M O
style /staɪl/ = NOUN: stil, tarz, şıklık, biçim, tip, moda, çeşit, boyuncuk, kalem, mil; VERB: şekillendirmek, demek; USER: stil, tarzı, stili, tarzda, tarzında

GT GD C H L M O
styling /staɪl/ = NOUN: stilize etme, model yaratma, modaya uygun yapma; USER: stilize etme, şekillendirme, stil, styling, şekillendirici

GT GD C H L M O
success /səkˈses/ = NOUN: başarı, sonuç, sükse, başarılı kimse; USER: başarı, başarısı, başarılı, başarısını, başarının

GT GD C H L M O
successful /səkˈses.fəl/ = ADJECTIVE: başarılı; USER: başarılı, başarılı bir, başarı, başarıyla, başarı ile

GT GD C H L M O
such /sʌtʃ/ = ADJECTIVE: böyle, bu tür, bu gibi, öyle, çok, o kadar; PRONOUN: bu gibi, o gibi; ADVERB: böylesine, çok, öylesine, oldukça; USER: bu tür, böyle, gibi, tür, böyle bir, böyle bir

GT GD C H L M O
support /səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka; VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak; USER: destek, desteklemek, desteği, destekleyen, destekler

GT GD C H L M O
supporters /səˈpɔː.tər/ = NOUN: destek, destekçi, taraftar, yardımcı, arka, bileklik, destek olan kimse, lehdar, sponsor, korse, haya bağı, suspansuvar, arka çıkan kimse; USER: destekçileri, taraftarları, taraftar, destekçilerinin, taraftarlarının

GT GD C H L M O
suv /ˌes.juːˈvi/ = USER: suv, el Suv, minivan, sedan, coupe"

GT GD C H L M O
take /teɪk/ = VERB: almak, çekmek, götürmek, yapmak, çıkarmak, tutmak, etmek, ele geçirmek, ölçmek, kazanmak, yakalamak; NOUN: tutma; USER: almak, çekmek, almaya, alabilir, alır, alır

GT GD C H L M O
taking /tāk/ = NOUN: alma, ele geçirme, alış, çalkalanma, sallanma, heyecan, telaş; ADJECTIVE: çekici, ilginç, cazip, bulaşıcı; USER: alma, alarak, alıyor, alan, almak, almak

GT GD C H L M O
team /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekip, takım, takim, ekibi, takımı, takımı

GT GD C H L M O
than /ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan; USER: göre, daha, fazla, çok, den, den

GT GD C H L M O
thanks /θæŋks/ = NOUN: teşekkür, şükür; USER: teşekkürler, teşekkür, sayesinde, Thanks

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
there /ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda; PRONOUN: şuradaki; USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok

GT GD C H L M O
they /ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar; USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de

GT GD C H L M O
thoroughly /ˈθʌr.ə.li/ = ADVERB: iyice, tamamen, adamakıllı, ayrıntılarıyla, en ince ayrıntısına kadar; USER: iyice, tamamen, ayrıntılı

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
totally /ˈtəʊ.təl.i/ = ADVERB: bütünüyle, bütün olarak, bütün bütün; USER: bütünüyle, tamamen, toplam, tümüyle

GT GD C H L M O
transmission /trænzˈmɪʃ.ən/ = NOUN: transmisyon, vites, aktarma, bulaşma, iletişim, iletme, bulaştırma, intikal, ulaştırma, radyo yayını; USER: transmisyon, iletim, şanzıman, iletimi, aktarım

GT GD C H L M O
tuesday /ˈtjuːz.deɪ/ = NOUN: Salı

GT GD C H L M O
two /tuː/ = USER: two-, two, ikili, ikili

GT GD C H L M O
unit /ˈjuː.nɪt/ = NOUN: birim, ünite, birlik, öğe, bütünlük; USER: birim, birimi, ünitesi, ünite, biriminin

GT GD C H L M O
unveiled /ʌnˈveɪl/ = VERB: ortaya çıkarmak, örtüsünü açmak, açıklamak, açığa vurmak, peçesini kaldırmak, açılışını yapmak, açılışı yapılmak; USER: açıkladı, tanıttı, açıldı, duyurdu, meydana

GT GD C H L M O
updated /ʌpˈdeɪt/ = VERB: güncelleştirmek, modernleştirmek, modernize etmek; USER: güncel, güncellenen, güncelleme, güncellendi, güncelleştirilmiş

GT GD C H L M O
upgrade /ʌpˈɡreɪd/ = VERB: yükseltmek, artırmak, terfi ettirmek, iyileştirmek, düzeltmek; NOUN: yokuş; ADJECTIVE: yükselen, artan; ADVERB: yokuş yukarı; USER: yükseltmek, yükseltme, yükseltin, yükseltebilirsiniz, yükselttikten

GT GD C H L M O
upgraded /ʌpˈɡreɪd/ = VERB: yükseltmek, artırmak, terfi ettirmek, iyileştirmek, düzeltmek; USER: yükseltilmiş, yükseltme, yükseltilebilir, yükseltti, yükseltilen

GT GD C H L M O
use /juːz/ = VERB: kullanmak, yararlanmak, faydalanmak, davranmak, muamele etmek; NOUN: kullanım, kullanma, yarar, faydalanma, fayda, amaç, menfaat; USER: kullanmak, kullanın, kullanabilirsiniz, kullanımı, kullanınız, kullanınız

GT GD C H L M O
van /væn/ = NOUN: kamyonet, minibüs, karavan, elebaşı, yük vagonu, kanat, harman savurma makinesi, keşif kolu, öncü; USER: kamyonet, van, minibüs

GT GD C H L M O
version /ˈvɜː.ʃən/ = NOUN: versiyon, model, uyarlama, çeviri, varyant, örnek, tasvir, hikâye, rahimde bebeği çevirme, yorum; USER: versiyon, sürümü, sürüm, sürümünü, versiyonu

GT GD C H L M O
versions /ˈvɜː.ʃən/ = NOUN: versiyon, model, uyarlama, çeviri, varyant, örnek, tasvir, hikâye, rahimde bebeği çevirme, yorum; USER: sürümler, versiyonları, sürümleri, sürümlerinde, sürümlerini

GT GD C H L M O
view /vjuː/ = VERB: görmek, bakmak, incelemek, seyretmek; NOUN: görünüm, manzara, bakış, görüş, görüntü, gösterme, görüş alanı, panaroma; USER: görmek, fazlasý, görüntülemek, görüntüle, görüntüleyebilirsiniz

GT GD C H L M O
warning /ˈwɔː.nɪŋ/ = NOUN: uyarı, ikaz, uyarma, ihbar, ihtar, tembih, ihtarname, öğüt, nasihat, ibret; ADJECTIVE: uyarı, uyarıcı; USER: uyarı, uyarısı, ikaz, uyarıyı, uyar

GT GD C H L M O
was /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
wheel /wiːl/ = NOUN: tekerlek, teker, çark, direksiyon, lastik, dişli, dümen, araba, bisiklet, dönme; VERB: dönmek, döndürmek; USER: tekerlek, tekerlekli, simidi, tekerleği, teker

GT GD C H L M O
which /wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi; PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini; USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu

GT GD C H L M O
while /waɪl/ = NOUN: süre, zaman, vakit; ADVERB: iken; CONJUNCTION: iken, sırasında, rağmen, karşın, oysa, halbuki, olduğu halde, -irken; USER: süre, sırasında, iken, ise, ederken, ederken

GT GD C H L M O
who /huː/ = PRONOUN: kim, kimi, kime, ki o; USER: kim, kimin, olan, edenler, eden, eden

GT GD C H L M O
widened /ˈwaɪ.dən/ = VERB: genişletmek, genişlemek, bollaşmak; USER: genişletilmiş, genişledi, genişletmiştir, genişlemiş, genişletilmiştir

GT GD C H L M O
wider /waɪd/ = USER: daha geniş, geniş, geniş bir, daha geniş bir

GT GD C H L M O
will /wɪl/ = NOUN: irade, niyet, istek, vasiyet, vasiyetname, arzu, azim; VERB: istemek, amaçlamak, arzulamak, niyet etmek, vasiyet etmek; USER: irade, olacak, olacaktır, olur, edecek, edecek

GT GD C H L M O
windscreen /ˈwɪnd.skriːn/ = USER: Rüzgar, Rüzgâr, Wind, rüzgarın, Üflemeli

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
years /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yaşında, yıllarda, yaş, yıldır, yıldır

GT GD C H L M O
yet /jet/ = ADVERB: henüz, daha, yine de, hâlâ, şimdiye kadar, hatta, şimdiye dek, sonunda; CONJUNCTION: ama, ancak, yine de, buna rağmen, oysa; USER: henüz, yapılmamış, Olduklarım, ama, gönderilmemiş, gönderilmemiş

GT GD C H L M O
you /juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz; USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi

286 words